Anlatılana göre 1930’larda bir Shingo sakini Hz. İsa’ya ait vasiyet ve hayat hikayesini içeren el yazmaları bulduğuna dair bir iddia ortaya atıyor ve arkeologları bölgeye çağıyor. Fakat el yazmaları incelenemeden ikinci dünya savaşı başlıyor ve orijinal yazmalar savaş sırasında yok oluyor, geriye sadece temize çekilmiş kopyaları kalıyor.
El yazmalarına göre Hz. İsa’nın alternatif hayat hikayesi şöyle:
Hz. İsa 21 yaşında teoloji öğremek için Japonya’ya geliyor. Fuji Dağı yakınlarındaki bir ustadan ders alarak Japonca ve doğu kültürünü öğreniyor. 33 yaşına geldiğinde kutsal topraklar olarak nitelendirdiği Japonya’yı herkese anlatmak için Ortadoğu’ya dönüyor.
Burada malum sebeplerle Romalı yetkililerle ters düşen İsa, tutuklanıp sapkınlıktan çarmıha gerilmeye mahkum ediliyor. Ancak, cellatlarını kandırarak, bugün unutulmuş veya çok az bilinen Isukiri adlı kardeşi ile yer değiştiriyor. Çarmıha gerilerek öldürülen kardeşi Isukiri oluyor.
Hz İsa, kardeşinin kulağından bir parça ve Meryem Ana’nın bir tutam saçını yanına alarak Japonya’ya geri dönüyor. Sibirya’nın buzlu ve vahşi doğasından Alaska’ya kadar tam dört yıl, 9.600 kilometre boyunca sayısız zorluğun içinde bir yolculuk yapıyor.
Shingo’ya vardığında buraya yerleşmeye karar veriyor. Yerel halktan bir kadınla evlenerek çoluğa çocuğa karışarak 106 yaşına kadar yaşıyor. Yazdığına göre büyük burunlu olduğu için yerel halk tarafından uzun burunlu goblin lakabı takılmış kendisine.
Hz. İsa öldüğünde bedeni 4 yıl toprak üstünde bekletilmiş. Sonunda kemikleri toğlanarak bugün anıt mezarı olan tepeciğe gömülmüş.

Bugün mezarın olduğu yer Japonya hristiyanları için bir nevi hac merkezi. Her sene 20.000 hacı adayı taradından ziyaret ediliyor.
Shogun dizisini izlerken Japonya’nın hristiyanlıkla tanışma hikayesini de ucundan takip etmiştik. Cizvit rahiplerin ve misyonerlerin klan liderlerini hristiyan yapma çabaları tarihsel bir gerçekliği yansıtıyor sanırken meğerse Japonya olayın merkezinde, neredeyse çıkış noktasındaymış. Günümüzde Japonya’da 1,2 milyon hristiyan olduğu tahmin ediliyor.
Herşey tamam ama tüm bu el yazmaları ve vasiyet hikayesinde minik bir sorun var ki, İsa’nın 106 yaşında hakkın rahmetine kavuştuğu Japonya’da, o tarihte (m.s. 106) henüz yazılı bir kültür oluşmamıştı.
Japonlar yazı sistemlerini Çin’den 1. yy’nın sonunda almaya başlamışlar ancak gerçek anlamda okunup yazılabilecek bir japonca yazı sistemi taa 5. yy’ın sonunda oluşmuş.