Sıklıkla restoran işletmeciliğine heves ederim, ve çok kısa bir türk işi fizibilite çalışmasından sonra bu düşünceden uzaklaşırım. Haftanın her günü, tatil vs demeden uzun saatler açık kalacak ve yoğun bir tempo ile müşterilerin beğenilerine hitap etmeye çalışacaksın. Sağ salim atlattığımızı düşündüğümüz bir günün sonunda da ertesi gün aynı rutini yineleyeceğiz. Böyle hayat geçer mi?
Geçiyor ki, mutfakta yaşamın eğlenceli tarafına rahmetli Anthony Bourdain’in mutfak sırları kitabıyla nail olmuştuk. The Bear dizisinde de mutfağa dair sevdiğimiz o karmaşa, tempo, stres, arkaplanda çalan caz soloları (e ne de olsa hikaye Şikago’da geçiyor) ile restoran açmasak da restoran açma hevesimizi tatmin ediyor.
belki de bkz işlek yerde tavuk döner büfesi açma